Polonya Filmleri Festivali “Vistül”, bu yılın Eylül ayında ilk kez Türkiye’ye konuk olacak. 19-24 Eylül 2019 tarihleri arasında Ankara’da “Büyülü Fener – Kızılay” sinemasında Polonya sinemasının en iyi uzun metrajlı filmlerini ve Silezya Üniversitesi Radyo-Televizyon Fakültesi öğrencilerinin kısa metrajlı çalışmalarını seyirciyle buluşturacağız.
Ankaralı seyirciler, Janusz Kondratiuk’un, esin kaynağı yönetmenin kendi yaşamından bir hikâye olan son filmi “Kedi İle köpek Gibi”yi izleyecekler. Filmde acı-tatlı aile ilişkileri anlatılmaktadır. Kondratiuk, bu çalışmasında kendi yaşamından bir kesiti ve yine bir yönetmen olan kardeşi Andrzej Kondratiuk ile olan karışık ilişkilerini beyaz perdeye taşıdığı, çok kişisel bir film yapmış. Kondratiuk’un, erkek kardeşinin hastalığını ve ölümünü öykülediği filmi sevginin farklı çehrelerine dair bir film olmuş. Robert Wieczkiewicz ve Olgierd Lukaszewicz’in olağanüstü oyunculuklarıyla film, birçok festivalde seyircilerin gönlüne girmeyi başarmıştır.
Festivalde gösterimi yapılacak diğer bir film, Jan Jakub Kolski’nin “Bağışlama” filmi olacak. Yönetmen, kendi aile tarihinden bir öyküyü ele almıştır. Filmin konusu 1946 yılında geçer. Bir anne ve baba, siyasi polis tarafından öldürülmüş oğullarının cenazesini taşıyarak Polonya’nın yarısını geçerler, oğullarını huzur içinde uyuyacağı bir yere defnetmeyi istemektedirler. Savaş sonrası Polonya’sının karmaşasıyla içi içe geçen yolculukları, insan ruhunun derinliklerine doğru yapılan mecazi bir yolculuk ve komşuların birbirlerine hasım oldukları, düne kadar düşman bilinenlerin ise umulmadık birer müttefike dönüştükleri bir dünyada insanlığın yeniden tanımlanması deneyi halini alacaktır.
Yönetmenliğini Filip Bajon’un yaptığı “Baş Hizmetçi”, epik bir coşkuyla beyaz perdeye aktarılmış, tarih konulu bir dram. Puck civarlarına yerleşik Prusyalı bir ailenin öyküsü ve Kaşubyalı bir köy çocuğuyla Alman aristokrasisinden bir genç kızın aşkı anlatılmaktadır. Yönetmen, I. Dünya Savaşı’nın ardından çizilmiş sınırının yalnızca toprakları değil, ama insanları da birbirlerinden ayırdığı Kuzey Kaşubya’da, eskinin Leh-Alman sınır boylarında oturan üç ırkın karmaşık yazgılarına yakından bakmaktadır. Filmin konusu, kırk yıllık bir zaman diliminde geçer ve yöre insanlarının bu zaman dilimi içinde yapmak zorunda kaldıkları seçimleri ve almak zorunda kaldıkları karmaşık tutumları gösterir.
Türkiye’de yönetmen Lukasz Palkowski’nin, başrolünde olağanüstü bir performans gösteren Jakub Gierszal rol aldığı, “En İyisi” filmini de göstereceğiz. 2015 yılında Vistül Seyirci Ödülü’nü kazanmış “Tanrılar” filmiyle tanıdığımız Lukasz Palkowski, bu filminde de sıra dışı bir kişiliğin yaşam öyküsünü ele almaya karar vermiş. Bu kez, gerçek kahramanların düşmekten korkmadıklarını ve en büyük yenilgilerden sonra bile doğrulup kalkabildiklerini kanıtlamış bir insanın yaşam öyküsü üzerine eğilmiş. Filme adını veren “En İyisi”, tüm dünyayı kendine hayran bırakmış olsa da, ülkesi Polonya’da hemen hemen hiç tanınmayan bir sporcudur. Film, bir ölüm koşusunu tamamlayarak Dünya Triatlon Şampiyonası’nda rekor kırmış olan Jerzy Gorski’nin gerçek öyküsünün esin kaynağı olduğu, ölümcül bir çabanın, çarpıcı inişlerin ve inanılmaz başarıların büyüleyici öyküsünü anlatmaktadır. Gorski, kendi anlatımıyla, bu rekorunu iki kadına borçludur. Birini kaybetmiştir, diğer ise verdiği yaşam mücadelesinde esin kaynağı olacaktır.
“Vistül” Festivali, Polonya ve İngiliz ortak yapımı bir savaş dramını da Ankaralı sinemaseverlerle buluşturacaktır: Yönetmenliğini Denis Delic’in üstlendiği, Büyük Britanya Kraliyet Hava Kuvvetleri’nde görevli iki kahramanın, Jan Zumbach ve Witold Urbanowicz’in öykülerinin anlatıldığı, 303. Filo. Gerçek Bir Hikâye. Film, Arkady Fiedler’in 1942 tarihli ünlü kitabı “303. Filo”ya dayanılarak çekilmiştir. 303 Filo, ağırlıklı olarak Polonyalı havacılardan kurulmuş, seçkin bir avcı birliğidir; II. Dünya Savaşı’ndaki en iyi ve en etkili filo olmuş, İngiltere Savaşı sırasında da önemli rollerden birini üstlenmiştir. “Gökyüzü bekçilerine” Maciej Zakoscielny ve Piotr Adamczyk hayat vermektedirler. Film, gösterişli savaş ve “it dalaşı” sahneleriyle göz almaktadır.
Ankaralılar, yönetmen Pawel Pawlikowski’nin, üç dalda Oskar’a aday gösterilmiş olan, “Soğuk Savaş” filmini de festival kapsamında izleme fırsatı bulacaklar. Bu film, kahramanlarının birbirlerini savaş sonrası Polonya’sının yıkıntıları arasında tanıyacakları, zorlu zamanlarda yaşanan zorlu bir aşkın tutku dolu öyküsüdür. Neredeyse her şey, ama özellikle de kökenleri ve mizaçları, onları birbirlerinden ayırmaktadır. Ancak aralarındaki onca farklılığa ve karşıtlığa rağmen birbirlerinin alınlarına yazılmış olduklarını göreceklerdir. Ellili yılların soğuk savaş Polonya’sı, Berlin, Yugoslavya ve Paris, zorlu zamanlarda geçen aşk öykülerinin fonunu oluşturmaktadır.
Türk seyircilere yaptığımız öneriler arasında, yönetmenliğini Aleksander Pietrzak’ın üstlenmiş olduğu “Juliusz” (Jül) başlıklı bir komedi filmi de yer alıyor. Filmin senaryosunu Polonya’nın tanınmış iki stand-up sanatçısı Abelard Giza ve Kacper Rucinski çalışmışlar. Filme adını veren kahramanımız, derli toplu bir hayat yaşayan bir resim öğretmenidir ve hayatındaki en önemli problem – vur patlasın, çal oynasın yaşayan – ressam babasıdır. Jül şansız, kendini gerçekleştirememiş ve hüzünlü bir adamdır. Ek iş olarak yaptığı işlerden birinde güzel bir veteriner olan Dorota’yla tanışır; genç kadın, Jül için yaşamanı tamamen değiştirebilme ve babasıyla ilişkilerini düzenleyebilme şansı olacaktır. Bu arada içinde, yıllardan beri kendine yasak ettiği bazı duygular da uyanmaya başlar. “Juliusz” (Jül), genelde kara mizahla dopdolu, kısa sahnelerden oluşmaktadır. Sıradan insanlara, onların hüzünleri ve mutluluklarına, ama aynı zamanda her birimizin yaşamımızı daha iyi bir hale çevirmek için kendi içimizde bulmamız gereken cesarete dair özel bir öyküdür.
Komedi türünün tutkunları için başka bir önerimiz de, yönetmenliğini Michal Rogalski’nin yapmış olduğu “Her şeye Hazırlar. Yok Edici” filmi olacak. Film, death metal gruplarına yıllar sonra yeniden hayat veren, ama şartlar gereği panayırlarda müzik yapmak zorunda kalan gençlik arkadaşlarının öyküsünü anlatmaktadır.
Tomasz Szafranski’nin “Aylaklar Kulübü” ile çocukları ve gençleri ebeveynleriyle birlikte, gizemli bir hazinenin izinde çılgın bir yolculuğa çıkaracağız. Ayrıca, uzun metrajlı filmlerin dışında, Katowice Silezya Üniversitesi Radyo-Televizyon Fakültesi öğrencilerinin kısa filmlerinden oluşan bir bloğu da Ankaralı izleyicilere göstereceğiz.
Małgorzata Szlagowska-Skulska
malgorzata@ear.com.pl
Natalia Walka
natalia@ear.com.pl
Roksana Pietruczanis
roksana@ear.com.pl
+48 22 523 41 18